Süleymancılar “Kuran-ı kerim okuyan çocuklar var Allah rızası için yardım edin” diye yalvara yakara paranızı ister, ama direkt sadakanın o çocuklara verilmesini isteseniz bile asla o sadaka çocuklara verilmez.
Lise zamanlarımda ailemin durumu çok kötüydü. O zamanlar Süleymancıların yurdunda kalırken, bir hayırsever geldi. Anladığımız kadarıyla ailesi zor durumda olan öğrencilere yardım etmek için geldi. Tabii hocalar birkaç öğrenciyi topladılar ve ben de onların arasındaydım. Hayırserver adam bir odada bizimle biraz konuşup ardından hepimize güzel bir miktarda harçlık verdi. Orada yetim, ailesinden harçlık alamayan, kendine elbise alacak parası olmayan arkadaşlarım vardır. O harçlığı alınca hepimiz çok sevinmiştik, güzel bir miktardı bize yardımı dokunacaktı. Ardından adam kapıdan çıkar çıkmaz hocanın biri “siz bir bekleyin biraz” dedi. Ardından adam yurttan çıkıp uzaklaşınca, “o paraları verin bakalım hele” dedi. Tabii biz de şaşırdık, “bize harçlık olarak verdi” diye karşı çıktık. Kızarak “o paralar size ekmek-su-elektrik olarak dönecek” diyip paraları bizden zorla aldı. O gün orada hepimiz hayal kırıklığa uğramıştık. Ama aslında hem bizi hem de o adamı dolandırmışlardı. Tabii o adam asla dolandırıldığını öğrenememiştir. Biz bile çocuk aklımızla dolandırıldığımızı anlayamadık. Şimdi düşününce bu sadakayla ilgilenen hocaların hepsinin altında nasıl son model arabaların olduğunu anlayabiliyorum. Tabiiki o parayı o hocalar kendi cebine atıyordu. Tabii bunun faturasını bütün Süleymancıları üzerine kesemeyiz. Malum suçun bireyselliği var. Vicdanlı ve -sözde- Allah korkulu olanları bunu daha karmaşık yollarla yapıyor.
Şimdi size Bütün Süleymancıların alet olduğu başka bir sahtekarlığı anlatacağım; Kabültü vehebtü.
Süleymancılar nasıl bazı avukatlar yasaların açığını bulup, o yasaları kötüye kullanır veya bazı muhasebeciler o yasaları çiğnemeden vergi kaçırmanın yolunu buluyorsa, Süleymancılar da ayetlerin ve hadislerin açığını bulup kötüye kullanır. Faiz-kredi konusunda, sadaka konusunda, çoğu fıkhı konuda bunu yapıyorlar , onlardan sonraki yazılarımda bahsederim.
Benim gibi Süleymancıların yurdunda kalan bir çocuksanız, muhtemelen bu kabültü vebehtünün ne olduğunu uzun bir süre anlamamışsınızdır. Zaten anlamanızı da istemezler. Kabültü Vehebtü, “sadakayı kabul ediyorum ve başkasına veriyorum” demektir. Gelen bir sadakayı bir halka zinciri yaparak, her öğrenci solundakinde alıp sağındakine verir. Tabi bu zincirin sonunda daima bir hoca vardır. Mantıken bütün para öğrencilerden geçtikten sonra o hocaya ait olmuş. Çünkü yüzlerce çocuk daha anlamını bilmeden kabültü vehebtü demiştir ve sadakayı kendi eliyle hocaya vermiştir.
Gerçekte ise iyi niyetli bir hayırsever Allahın rızasını kazanmak için yurttaki çocuklara yardım etmiştir ama ilk anlattığım örneğin aksine her öğrenciye eliyle vermek yerine direkt hocaya vermiştir. Hocalar o parayı güzelce paketler ki içinde para olduğu belli olmasın. Ardından öğrencileri çağırıp halka yapmalarını ister ve halkanın başına oturur. Sonra bu paket halkada dönüp dolaşıp hocanın kendine geri döner. Ve bütün para hocanın kendisinin olmuş olur.
Peki bir öğrenci sadece “kabültü” diyip bütün parayı alıp gitse ne olurdu? Teknik olarak bunu yapmasında süleymancıların fıkhına göre hiç sakınca olmazdı. Ama dediğim gibi öğrenciler daha ortada ne döndüğünün farkında değil. Farkında olanlar ise buna cesaret edemiyor. Yani en azından öyle cesur birini hiç göremedim. (muhtemelen dövüp linç ederlerdi)
Malum çoğu müslüman bilir ki islam niyeti baz alan bir dindir. Abdest alırken bile başında niyet almak gerekir. Namaza başlarken niyet şarttır. Peki nedir bu niyet? Abdest almak niyetinde olmayan biri abdest almış sayılır mı? Tabii ki sayılmaz. Namazda da öyle. Ameller niyetlere göredir denmesinin sebebi budur.
İslamda fıkhı, “islamı terk ediyorum, Hz.Muhammede inanmıyorum” diye düşmanını kandırmanda sakınca görmez. Çünkü niyetin islamı terk etmek değil canını kurtarmaktır. Yani islamda zorla niyet olamaz.
Fakat bu kabültü vehebtü, niyetsiz söylenen bir ezber laftır. Öğrenciler ne niyetle yaptıklarının farkında değildir. Paketin içinde ne olduğu bile onlardan gizlenmiştir. Farkında olanlarında üzerinde baskı vardır ve zorlanmaktadırlar.
Şimdi Süleymancı Aklı Evvel Hocalar diyecek ki, biz parayı değil aslında o parayı kullanma yetkisini çocuklardan alıyoruz çünkü onların aklı yetmez. Hayırsever adam zaten sana onu çocuklara yardım amaçlı vererek seni yetkilendirmiş. Neden tekrar yetki olmaya gerek duyorsun?
Hiçbir Süleymancı hoca bu ‘Ayin’ e mantıklı bir sebep sunamaz. Gayet saçma ve gereksizdir. Bunun arkasında yatan tek neden ise parayı hem yetki olarak hem sahiplik olarak tamamen kendi üzerine almalarıdır.
Çocukları kandırdın, ayetlerin ve hadislerin açığını bulup kullandın, böylece Yaratanın sana günah yazmayacağını düşünüyorsun. ‘Herşeyi Bilen Allah’ senin niyetini bilemeyecek mi? O kadar çocuğun bunun farkında olmadığını, o kabültü vehabtünün niyetsiz bir ezber olduğunu bilemeyecek mi?
İşte Süleymancılar sadece siz hayırseverleri ve çocukları değil, Allahı bile kandırabileceklerini düşünmekteler. Ama mâlesef sadece kendilerini kandırmaktadırlar.