Süleymancıların “Deccal” dediği Atatürk

OMC
Süleymancıların “Deccal” dediği Atatürk

Süleymancıların beynini yıkadığı gençlere öğrettiği şeylerden ilki vatanı kurtaran önemli komutanlardan ve Türkiyenin bir İran, Afganistan, Pakistan, Suriye olmasını engelleyen Mustafa Kemal Atatürkün “kötü, şeytan ve deccal” olduğudur. Atatürk hakkında görüşleri “Keşke yunan galip gelseydi” diyen fesli şaklaban tarihçilerden pek farklı değildir.

Bunun arkasını doldurmak için inandıkları yalan benzer şekilde “Camileri kapattı” , “Kuran okunmasını engelledi” , “Laiklik dinsizliktir. Şeriat istiyoruz” gibi gerçekte aslı olmayan ve hiç sorgulamadıkları bir delüzyondur.

Bu yalana ben de çocukken inandım ve aslını sorgulamadım. O kadar çok yalan bilgiye maruz bırakıldık ki, bunun aksini sorgulamak aklımıza gelmedi. Çünkü Süleymancılar dışarıya kapalı bir toplumdur. Bundan dolayı içerideki her insan aynı görüşe sahiptir. Lise yurdundayken okuduğumuz kitapları kontrol ederler, kendi görüşleri dışındaki kitapları okumamıza izin vermezlerdi. Hatta “Sofinin Dünyası” kendi paramla aldığım bir felsefe kitabıydı. Ona el koydular ve “Bu kafir insanlara ait bir kitap, senin zihnini zehirleyip, dinden çıkarmalarına izin veremeyiz” dediler. Lise yurdunda telefon kullanmamız yasaktı, telefonu yakalatanların aylarca telefonlarına el koyulup bir daha vermiyorlardı. Ayrıca yurdun dışına çıkmakta yasaktı. Dış dünyadan tamamen izole olduğumu söylebilirim. Eğer çok çatlak ve dışa dönük bir tip değilseniz, okulda da Süleymancılar yine kendileriyle gruplaştığı için, sadece Süleymancılara ve onların inandıklara yalanlara maruz kalıyorsunuz. Ayrıca öğrenciler arasında hocalara rapor veren ispiyoncular oluyordu. Bir kızla (kızsanız erkekle) konuşursanız veya dinsiz-kemalist-alevi gibi onlardan aşırı uzak düşüncede biriyle arkadaş olursanız bu hemen onlara rapor ediliyordu.

Atatürkün Camileri kapattığı bir yalandır. Aksine Diyanet İşleri Bakanlığını kurarak, Camilerin bakımının ve yenilerin yapılmasını sağlamıştır. Ne yazıkki Camileri en az kullanan insanlarda Süleymancılardır. Cuma namazı dahil bütün namazları kendi yurtlarında kılarlar. Ancak nasıl bir çelişkiyse kendi fıkıh kitaplarında Cuma namazını devletin yetkilendirdikleri kişilerin kıldırması gerektiği iddaa ederler. Ancak Türkiye islam devleti olmadığı için onlara göre devletin ve bütün müslümanların başı ise Süleymancıların başında hangi damat(*) varsa odur. Yani Diyanet İşleri Başkanlığının otoritesini meşru görmeyip reddetmektedirler. Bir nevi paralel bir devlet olarak kendilerini görürler.

Aynı şekilde Atatürkün Kuran okunmasını ve öğrenilmesini engellediği de bir yalandır. Aksine Elmalılı Hamdi Yazır’ı görevlendirip, Kuranı Kerimin (yine süleymancılara göre) en iyi türkçe mealini yazdırmıştır. Elbette bunu yapmaktaki amacı Kuranın anlaşılmasını sağlamaktı. Süleymancıların çoğu Kuranı sürekli arapça okuyup anlamayan ve anladıklarını sandıklarını insanlar tarafından kandırılan insanlardır. Öğrencilerine arapça öğreterek Kuranın en doğru şekilde anlaşılmasını sağladıkları iddaa ederler. Ama ezberci, geri, başarısız bir eğitim sistemleri oldukları için Kuranı arapça okuyup anlayanları çok azdır. Ve tabiiki Arapçayı’da kendi Ekollerine göre öğretirler. Yani size Arapçayı öyle bir öğretirler ki, Kuranı onların istediği şekilde anlarsınız.

Süleymancıların Türkiye Cumhuriyetinin “İslam devleti olmak yerine Laik ve Modern bir devlet” olması konusunda büyük dertleri vardır. Ve tabii ki içten bir şekilde Türkiyeyi bir İslam devletine çevirip, bu devleti kendilerinin yönetmesini isterler. Çünkü “Gerçek İslam” onların yaşadığı islamdır. Onların Üstatlarının, Şeyhlerinin 9. Sancağı altında islamı yaşamayanlar cennete girmek konusunda zorluk yaşayacaktır. (Bazı Süleymancı hocalara göre cennete bile giremeyecekler.)

Ancak maalesef akıl edemezler ki, Türkiye “İslam Devleti” olsaydı, baskın dini görüş kendileri olmadıkları için bu devletin dini ya nurculara ya da ajan fetullahçılara göre yönetilebilirdi. Ve laik bir ülke olmadığı için bu cemaatlar yoldan saptıklarını düşündükleri “Süleymancıların Başlarını” gövdeden ayırmak pek çekinmeyebilirdi. Sevmediklerini laikliğin sefasını çektiklerinin hiç farkında değiller ve bunun için de çok şükürsüzlerdir.

Peki Süleymancıların yönettiği bir ülke nasıl olurdu. Onların Fıkıh kitabına bakalım. “Dinden çıkan ilk hapse atılır. Kararından dönmezse öldürülür. Kadınlar yalnız başına dışarı çıkamaz. Zina yapan taşlanır veya soplanır.”

Evet. Afganistandaki Talibandan pek farkları olmadığı görünüyor. Ancak bir fark var. Süleymancılara göre, islamın yanlış bir türüne inanıyorsunuz, yanlış yoldasınız. Yani yoldan çıkmışsınız. Ve onlar seçilmiş insanlar, doğruyu bir süleymacılar biliyor.

Süleymancıların arasından ayrıldıktan sonra, arkamdan dinden çıktı, kafir oldu dediklerini bir süre orada kalan arkadaşlarımdan duydum.

Şimdi bu kadar kolay birine kafir ve dinden çıktı diyebildiklerini görüyorsanız, Süleymancı olmayanları hapse mi atarlar, öldürürler mi bunu siz tahmin edin.

Ve Mustafa Kemal Atatürkün, ülkeyi neden bunlara bırakmadığını artık siz de anlıyorsunuz. Deccal dedikleri Atatürk aslında bizim kurtarıcımızdır.

( Süleymancılar kendilerine “Süleymanlı” derler. Ancak buna inat yazılarımda Süleymancı diyeceğim. Çünkü Fetöcülerden pek bir farkları yok ve bunu kendileri de içten içe bilmekteler. Ne zaman Sülocu olarak gerçek yüzlerini ve ihanetlerini göreceğiz bunu bize zaman gösterecek. Süleymancıların yurtlarında Deccal olarak gördükleri Atatürkün Köşesi vardır. Müfettişler geldiği zaman bir güzel hazırlar ve öğrencilere Atatürk hakkında kötü konuşmamalarını tembih ederler. Süleymancıların yurduna gönderdiğiniz çocuklarınıza Atatürkün Deccal olduğundan sonra öğretilen ilk şey şudur: İkiyüzlülük )

” Sorgulamayan insan cahildir, sorgulatmayan ise zalimdir. “

Yeni yazılarda görüşmek üzere.



Süleymancılar paralel devlettir ve isyancıdır. →